Blog

AİLE OLABİLMEK

Bir kadın..

‘Ben eşimi seviyorum psikolog hanım ayrılmak istemiyorum, ama o en ufak bir kavga da boşanmak istediğini söylüyor. Beni boşar diye korkuyorum. Eskisi gibi değilmişim artık yeni arkadaşlarım yeni düşüncelerim varmış, kendisi gibi düşünmüyorum diye öfkeli. Eskiden her şey iyi gibiydi ben hiç itiraz etmezdim onun isteklerine şimdi düşüncelerimi açıkça  söylediğimde kavga ediyoruz.Yine kızan, söylenen o.. Bana bazen sesimi çıkarıyorum diye bazen de konuşmuyor sessiz kalıyorum diye kızıyor, ben ne yapayım eşimi seviyorum, ayrılmak istemiyorum …’

Bir erkek..

‘İstediğim tek bir şey var ben akşam evime geldiğimde karım evde olsun, yemek hazır olsun, birlikte yemek yiyelim.. O ise bütün gün gezer benden sonra gelir eve. Yemek de yok, bir de sinirli. O mutlu olsun diye geldim ben bu şehre ama şimdi evimizi beğenmiyor daha büyük daha güzel bir ev olsun, site olsun diyor.. Ben ne yapayım psikolog hanım gelirim belli, çocuk da okutuyorum bir yandan. Ayrılmak istediğini söyledi geçenlerde, sosyal değilmişim içe kapanıkmışım, ne değişti anlamıyorum ben hep aynıydım…’

Her çift terapisinde duyduğum şeyler bu yukarıda söz ettiklerim. İnsanlar mutlu olmak için evlenir ama bir süre sonra diğerinde çekici bulduğunuz özellikler bir bakmışsınız itici olmaya başlamış; o içe dönük,  kendi halinde adam- sevdiğiniz adam- şimdi gözünüze bambaşka görünüyor. Ya da o çok sevdiğiniz kadın  artık sizin gibi düşünmüyor, değer yargıları yaşama bakışı değişti. Başka biri gibi görünmeye başladı size. Peki şimdi ne olacak?

Sadakatsizlikten hiç söz etmiyorum bile o başka bir yazının konusu olabilir belki.

NEDEN EVLENİRİZ? AİLE OLABİLMEK İÇİN Mİ?

 Kişi sorunlarla başa çıkamadığında başka kişilerden destek alarak engelleri aşabilir. Destekleyici ilişkinin insanların yaşamında sağlık problemlerini önleme, stresin etkilerine karşı korunma ve baş etme çabalarının güçlendirilmesinde önemli bir rol oynadığı kabul edilmektedir. Belki de bu yüzden evleniyoruz; diğerinde aynalanarak hem kendimizi yeniden var ve yalnızlığın önüne geçiyor hem de daha uzun süre ve yalnız kalmadan yaşamımızı sürdürebiliyoruz.

Evlilikte mutluluk çiftlerin ilişki kurma becerileri ile ilişkilidir. Bu bağlamda sorun çözme önemli bir ilişki kurma becerisidir. Evlilik doyumu ile sorun çözme becerileri ve çift ili ilişkileri ile ilgili çok az şey bilinmektedir. Evlilik içi sorunlarda etkili sorun çözme yeteneğinin evlilik doyumuna önemli katkısı olduğu tartışılmazdır.

Evlilik uyumuna dair yapılan tanımların büyük bir bölümünde, bireylerin mutluluk düzeyine vurgu yapılmıştır. Evlilik yetişkin bir bireyin yaşamının önemli bir parçasıdır ve doğal olarak evlilikte uyum, bireyin genel mutluğunun önemli belirleyicilerinden biri olarak düşünülmektedir.

NASIL MUTLU OLURUZ?         

EŞİMİ İYİ TANIYOR muyum?

 En yakın arkadaşları, iş arkadaşları kimler? Güvendiği kişiler kim, düşman olarak algıladığı kişiler kimler? En sevdiği kitaplar, filmler, gitmekten hoşlandığı restoranlar hangileri? Nerelere seyahat etmek istiyor? Hayalleri neler? Umutları, kâbusları, geleceğe dair beklentileri neler? Geçmişinde utanç duyduğu anlar, ya da en mutlu olduğu anıları hangileri?

Biliyoruz ki, ilişkilerinde problem olan ve birbirlerinden uzak olan çiftler, bu soruların cevaplarını bilmiyorlar. Bildiklerini sandıkları cevaplar ise, güncelliğini uzun zaman önce yitirmiş durumda.

 SEVİLDİĞİMİ BİLİYOR MUYUM?

Bu aşama partnerlerin birbirlerine olan sevgi, hayranlık, saygı ve ilgilerini dillendirmeleri, çiftler net olarak hissettirmeleri ile ilgilidir. Hayatta kalmak için nasıl ki su ve yiyeceğe ihtiyacımız varsa, ilişkilerin de temel besini, sevildiğini hissetmekten gelir. Ancak yine de, özellikle sevgi ifadesinin alenen yapılmasının hoş karşılanmadığı ilişkilerde ilgi ve beğeniyi ifade etme konusunda ihmalkâr davranılır. Dolayısıyla bu kültürün hakim olduğu ilişkilerde çiftler kendilerini yalnız, önemsiz, etkisiz, sevilmeyen bireyler olarak hissederler.

 BİZİMKİSİ İYİ BİR İLİŞKİDİR

İlk örnek, olumlu bakış açısının baskın olduğu ilişkilerde sık yaşanırken, diğeri olumsuz bakış açısı nedeniyle aniden patlayan kavgalara sebep olur. Olumsuz bakış açısının baskın olduğu ilişkilerde saldırı ve savunma vardır, dolayısıyla her iki partner de sürekli olarak tetikte, alıngan ve kırılmaya hazır biçimde ilişkilerini sürdürürler. Bu ilişkilerde çiftler, aylar boyunca birbirleriyle kişisel tek bir cümle kurmamış, bağ kurma çabaları karşılıksız kalmış, birbirlerinden uzaklaşmış vaziyette yola devam ederler.

ÇATIŞMAYI YÖNETME

Araştırmalar gösteriyor ki, çift problemlerinin ancak yüzde 31’i çözülebilir problemlerdir. Kalan yüzde 69 ise, bireylerin yaşam felsefelerinden, kişilik farklılıklarından kaynaklanmaktadır; dolayısıyla tekrarlayan problemlere neden olurlar. Bu problemleri çözebilmek için ise, çiftlerin 5 temel beceriye ihtiyaçları vardır:

Yumuşak Başlangıç; tartışmaya, kendi durumunu ve ihtiyacını anlatarak başlayabilme becerisi

Onarma Girişimi; tartışmanın şiddetlenmesini önleyen ya da şiddetini azaltan telafiler yapma ve yapılan girişimleri kabul etme becerisi

Kendini Sakinleştirme; tartışma sırasında fiziksel olarak sakin kalabilme, gerektiğinde ara verebilme ve duvar örmeden uzak kalabilme becerisi

Etkiyi Kabul Etme; partnerden gelen ikna çabalarını duyma, partnerin bakış açısını anlamaya çalışma ve kabul edebilme becerisi

Uzlaşma; partnerin ihtiyaçlarını ve arzularını anlayarak, orta noktada buluşabilme, esneyebilme, taviz verebilme becerisi

Çift terapisi dahilinde bu beş beceriyi, çiftlerin çatışma süreçlerinin doğal bir parçası haline getirmekte, böylelikle tartışmalarını daha yapıcı bir sürece dönüştürmelerini sağlanabilir.

Aile olabilmek özen ve çaba gerektirir…

Saime ÇAĞLI
Uzm. Psikolog

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı