Blog

SINAV KAYGISI

Sınav kaygısı; öncesinde öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı olarak tanımlanır. Peki, bir insanın sınavdan korkması için illaki sınavla karşılaşması gerekir mi? sorusuyla karşılaştığımızda ise sınav kaygısı yaşayan bireyin geçmişindeki temel anlayışında çarpıklıklar bulunabildiği belirtilir. Bu durum bireyin  “başarısız olursam sevilmem”  düşüncesiyle aslında sınava sınavın kendisinden daha fazla anlam yüklemekten kaynaklığı olduğu görülmektedir. Bireylerin herhangi bir anda zihninden geçen düşüncülerin pek çoğu ara inanışlardır. Bu sınavdan başarılı olursam annem beni sever ya bu sınavdan başarısız olursam ailem beni sevmez gibi düşüncelerimiz ara inanışlarımızdır. Bütün ara inanışlarımız ise temel inanışlarımıza hizmet eder.

Temel inanışlarımız kendimizle, geleceğimizle, anne babamız ve arkadaşlarımızla ilgili fikrimizdir. Küçüklüğümüzden itibaren bizlere anne babamızın ve çevremizin verdiği sözler vardır. Önem verdiğimiz kişilerin davranışları bizim esasında sürekli olarak bize söyledikleri sözler bizim nasıl bir insan olduğumuz ile ilgili kısımları açıklarken, insanların bize olan davranışları ise dış çevrenin ve dünyanın ona karşı nasıl algılandığını gösterir. Bu süreçte ebeveynlerin sözel ya da yüzeysel, jest ve mimiklerinin, ebeveynlerinin çocuk üzerinden kıyaslama yapmaları çocuğu olumsuz etkiler. Ailelerin bu davranışları sonucu çocuk sınava gireceği zaman ailesi tarafından ezilmek, dışlanmak, hakarete uğramak bir tehdit haline geliyor ki bu durum sınavın çocuğun kişiliğini test edebilen bir yapı içerisine dönüşüyor. Sınav kavramı bu sefer o çocuğun kişilik yapısını tüm dünyanın bilip bilmemesi haline dönüşüyor. Böyle bir algı oluştuğunda ise çocuk için ciddi bir tehdit oluşturuyor.   

Sınav Kaygısında Görülen Fiziksel Belirtiler

Sınav kaygısının olduğunu anlayabilmek için bazı fizyolojik, zihinsel ve duygusal belirtilerin görülüyor olması gerekir. Bireylerde görülen %20-30 kaygı zaten doğal olarak görülen bir kaygıdır. Bireyde bu kaygı olmazsa zaten sınava hazır olmadığı anlamına gelir. Kaygının belirli bir kısmı ve oranı istenen ve beklenen bir şeydir. Ancak patolojik düzeyde sınav kaygısı diyebilmek için çocuğa ve gence zarar verici olduğunu düşünebilmemiz için epeyce bir fizyolojik belirtilerin ortaya çıkması, sınavla ilgili bilişsel düzeyde düşüncelerinin olması gerekir. Birey sınavı düşündüğünde, sınava giderken, sınav kâğıdı önüne verildiğinde, çarpıntı, terleme, rahat nefes alamama, kimi zaman bulantı, ishal ve karın ağrısı yaşıyorsa bunlar kaygının fizyolojik belirtileridir. Bu durumun illa sınav anında olması gerekmez sınavdan aylar, haftalar öncesinde dahi bu belirtiler olabilir.

Sınav Kaygısında Görülen Zihinsel Belirtiler

Zihinsel belirtiler arasında konsantre olmakta güçlük, bildiği bilgiyi hatırlamakta güçlük oluşabilir fakat gençlerin bu zihinsel belirtiden çok korkmasına gerek yoktur. Kaygının çok yüksek olduğu noktada hatırlayamama gibi durum olabilir ve kaygının en yükseğe çıktığı noktada ise aslında sevinmek gerekir çünkü orada uzun süre oyalanamayacak olduğu anlamına gelir. Zihinsel belirtilerin arasında bir taraftan “başarısız olacağım”,  “rezil olacağım” , “kazanamayacağım” gibi çok sayıda düşünce ortaya çıkabilir. Zihnimiz her şeyi düşünür ve bizler o düşünceleri hemen benimseyebiliriz fakat davranışlarımız bizim elimizdedir. Zihnimiz her şeyi düşünür fakat zihnimiz geleceği nasıl bilebilir ki?

Kaygı yaşayan bireye ilk olarak değer faktörleri fark ettirilmelidir.  Neden bu sınava bu kadar kaygılanıyorsun?  Ya saçım dökülürse?  Ya bardağı düşürürsem? diye kaygılanıyor musun?  O zaman bu sınavın senin hayatında çok önemli bir yeri olmalı gibi destekleyici sorular sorulmalıdır. Aslında kaygılandığımız her şeyin altında değerlerimiz olduğu fark ettirilmelidir. Sınav kaygısı yaşayan bireyler kaygı geldiği andaki terlemenin, çarpıntının yok olmasını beklerler fakat bizlerin amacı çarpıntıyı ve terlemeyi yok etmek değil zihnimizin bize söylediklerine rağmen sınava devam etmektir.

Eğer birey heyecanlanıyorsa demek ki heyecanlanmasına değecek olan bir olgunluğa erişmiş demektir. Kaygıyı yok etmeye çalışmak aslında anlamsızdır çünkü seninle beraber sınava girecek olan insanlar eğer kaygısız ise o kadar çalışmamışlardır. Kaygılı olan insanlar zaten senin gibi bu sınava çalışanlardır. Bazen zihnin seni korumak adına birçok negatif düşünce üretebilir çünkü kötü ihtimalleri aklına getirerek onlara karşı tepki almanı ister. Zihninin sana matematiği zaten yapamadın sonucu iyi olmayacak demesi kanıta dayalı bir sonuç değildir. Daha az matematik neti yapıp daha fazla Türkçe neti yaparak da kazanılabilir. O an kendine bunları söyleyebilmek gerekir.  Ebeveynlerin tutumu ise bu durumda çok önemlidir. Ebeveynler kaygıyı yok sayan ya da kaygıyı azaltmak amacıyla  “bu kadar kaygılanacak bir şey yok”  gibi cümleler kurmaktan kaçınmalıdır. Çünkü bu durum çocuğun değersiz hissetmesine neden olur. Onun yerine kaygılanman çok normal, sınav için endişelenmeni anlıyorum gibi cümleler kurarak çocuğu konuşmaya sevk etmek çocuğun korkularını dile getirerek sıkıntılarının azalmasına yardımcı olacaktır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı