Blog

İNTERNET BAĞIMLILIĞI VE SİBER ZORBALIK

Günümüzün vazgeçilmez alışkanlıklarından biri olan internet kullanımı günlük hayatımızda, iş hayatımızda ve eğitim gibi birçok alanda yaşamımızı oldukça kolaylaştıran bir olgu haline gelmiştir. Yeterli ve kapsamlı bilgiye ulaşma, hızlı iletişim sağlayarak zaman tasarrufu sağlama gibi birçok avantajının yanı sıra bilinçli kullanılmadığında psikolojik ve sosyolojik birçok olumsuzluğa da neden olan internet kullanımı son yıllarda tartışma konusu haline gelmiştir. Özellikle internet bağımlılığı ve bunun devamında ortaya çıkan siber zorbalık konusu psikologlar ve psikiyatristler gibi konuyla ilgili olan uzmanlar tarafından ele alınmaya başlanmıştır.

İnternet Bağımlılığı

         İnternetin dünyayı saran bir ağ olmasından kaynaklanan birçok yararın yanında, herkesin kullanımına açık olmasından kaynaklı problemler vardır. İnternetteki aşırı bilgi yüklemesi, güvensiz veya yanlış bilgi içerebilmesi ve günümüzde en çok üzerinde durulan internet bağımlılığı bu problemlere örnektir.

İnternet bağımlılığı, kullanıcının online kullanımını kontrol yeteneğini, ilişkisel, sosyal ve mesleki problemlere neden olacak derecede etkileyebilen, yeni ve tanınmamış klinik bir rahatsızlık olarak tanımlanmaktadır.

İnternet Bağımlılığın Nedenleri

         Kişinin internet bağımlısı olmasında dolaylı ve doğrudan birçok faktör etkili olabilmektedir. Bu aşamada interneti kullanım amacı ve interneti kullanım miktarından kaynaklanan nedenler doğrudan etkiler olarak gösterilebilir. Kişinin psikolojik ve sosyolojik etkenler nedeniyle internete bağımlı olması ise dolaylı etkiler olarak ele alınabilir.

         Sigara, içki bağımlılığı gibi diğer madde bağımlılıklarında olduğu gibi internet bağımlılığında da genç kişinin arkadaş ortamı veya merak duygusu etkili olmaktadır. Çocuklar ve gençler arasında internet kullanımın artmasında ve bunun bağımlılık boyutuna gelmesinde, aile içi ilişkilerdeki sorunlar ve bundan kaynaklı olarak çocukların sosyal ihtiyaçlarını internet üzerinden karşılamaları etkili olmaktadır. Yani, aslında çocuklar gerçek hayatta yeterinde tatmin olmadıkları “sosyalleşme ihtiyaçlarını” sanal ortamda gidermeye çalışmaktadırlar. Ayrıca araştırmacılar, internet bağımlısı olarak görülen bireylerin yalnızlık düzeylerinin yüksek olduğunu ortaya koymuşlar ve yalnızlığın da internet kullanım sıklığını etkileyen faktörlerden biri olduğunu öne sürmüşlerdir.

İnternet Bağımlılığında Tanı Kriterleri:           

Kişinin internet bağımlısı olup olmadığının tanılanması konusundaki çalışmalar daha çok bireyin gösterdiği semptomlar üzerinde durulmaktadır. Tanımlanan belirtilerden bazıları şu şekildedir:

  • Tolerans belirtileri: Giderek artan miktarda internette zaman geçirme ihtiyacı,
  • Geri çekilme belirtileri: İnternet kullanımının sonuçlarını korku/endişe içinde karşılama, internet konusunda saplantılı düşüncelere kapılma,
  • Planlanandan daha fazla sürelerde internette kalma,
  • İnternette kullanımını kontrol etmek ya da azaltmak için yapılan başarısız girişimler,
  • İnternet kullanımını kesme ya da durdurma girişiminde bulunduğunda tedirginlik, sıkıntılı ya da depresif ruh hali,
  • İnternet aktiviteleri için çok fazla zaman harcamak,
  • İnternet kullanımı nedeniyle ilişkileri, işi, eğitimi aksatmak ya da bunları kaybetme riskini almak,
  • İnternet kullanımının miktarını gizlemek için aile üyelerine, terapiste ya da diğerlerine yalan söylemek,
  • Sorunlarından kaçmak ya da anksiyete, depresyon gibi hallerden kurtulmak amacıyla interneti kullanmak.

Duygusal ve davranışsal problemlerin seviyesi ile internet bağımlılığının derecesi arasında ilişki vardır. Bu problemler, sosyal anksiyetede artış, hiperaktivitede artış, dürtüsellik, agresiflik, arkadaşlık kurmada ve sürdürmede zorluk ve düşük özgüveni de beraberinde getirir.

Teknoloji çağında karşılaştığımız internet bağımlılığı çocuklar ve gençleri birçok yönden olumsuz etkileyen bir sorun olmasıyla beraber başka problemleri de beraberinde getirir.

Siber (Sanal) Zorbalık

         İnternet bağımlılığının beraberinde gelen ve bu bireylerde karşımıza çıkan ve oldukça önemle üzerinde durulması gereken bir diğer kavram ise siber (sanal) zorbalıktır. Siber zorbalık, bir birey veya grubun bilgi ve iletişim teknolojilerini diğer bireylere zarar vermek amacıyla kötü niyetle ve tekrarlayan biçimde kullanması olarak tanımlanmaktadır. Siber (sanal) zorbalık, elektronik iletişim araçlarıyla yapılan bir zorbalık olarak görülmekte ve sosyal saldırganlığın bir şekli olarak ele alınmaktadır.

Siber zorbalığın, çocukların ve gençlerin okul yaşamı ve başarısına yönelik olumsuz etkilerinin olduğu bilinmektedir. Siber zorbalık, siber kurbanın duygusal ve sosyal iletişimini olumsuz etkiler, arkadaşlık kurmada güçlük yaşamasına neden olabilir, sınıf arkadaşlarıyla iletişim kurmasında zorlanmasına yol açar ve siber kurbanı yalnızlığa iter.

Siber zorbalık kurbanları şu belirtileri gösterebilir:

  • Aniden bilgisayar kullanmayı bırakmak
  • Bilgisayar ekranında e-mail veya anlık mesaj çıktığında kaygılı görünmek,
  • Bilgisayar kullandıktan sonra öfkeli veya depresif görünmek,
  • Okula gitmede veya genel olarak dışarı çıkmada rahatsız görünmek,
  • Önceden olmadığı kadar arkadaş ve aileden kendini çekmek.

Siber zorbalık saldırganlığının belirtileri ise şunlardır:

  • Birisi yaklaştığında bilgisayarı veya programı kapatmak,
  • Gece boyunca bilgisayar kullanmak ve bilgisayar kullanırken aşırı derecede gülmek,
  • Bilgisayar kullanamadığında anormal derecede sinirli olmak,
  • Bilgisayarda ne yaptığıyla ilgili konuşmaktan kaçınmak,
  • Birden fazla online hesabı olmak veya kendine ait olmayan hesapları kullanmak.

İnternet bağımlılığında olduğu gibi siber zorbalığın da çocuklarda ve gençlerde oldukça sık görüldüğü bilinmektedir.

Psikolojik Yaklaşımlar ve Mevcut Uygulamalar:

         İnternet bağımlılığının tedavisinde daha çok farmakolojik yöntem kullanılmakla beraber, ilaç tedavisine destek olmak veya kendi başına bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilecek bir yol olarak bilişsel-davranışçı terapiler günümüzde yaygınlaşmaktadır. Bağımlılık tedavilerinde sıklıkla kullanılan bilişsel-davranışçı yaklaşımda bağımlı bireye iletişim kurma, organizasyon, problem çözme, zamanı kontrol etme, kendini ifade etme becerileri geliştirilmeye çalışılır.

         Bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımı bağımlılık tedavisinde şu çalışmalar yapılır:

  • İnternet hakkındaki yanlış inançlar üzerinde çalışma,
  • Şiddetli arzular ve dürtülerle baş etmeyi öğrenme,
  • İnternette geçirilen süreyi belirleyip bunun yerine konulabilecek alternatifler üretme,
  • Yeni sosyal beceriler kazanma konusunda teşvik edilme,
  • Yoksunluk durumlarında uygulanmak üzerine nefes ve gevşeme egzersizlerini öğrenme,
  • Yüksek risk uyarıcılarından uzak kalmayı öğrenme,
  • İnternet kullanımı ile ilgili otomatik düşünceleri belirleme ve bunlar üzerinde çalışma,
  • Spor, sanat vb. yeteneklerini vurgulayıp bu tarz aktivitelere yöneltme.

İnternet Bağımlılığı ve Siber Zorbalıkta Önlemler:

         İnternet bağımlılığının ve siber zorbalığın önlenmesi konusunda bağımlı kişiye ve kişinin ailesine bazı görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bireyin ailesinden duygusal destek alamaması ve sosyal aktivitelerinin yetersiz kalması durumunda, bağımlılığın önlenmesi daha zor olacaktır. Bireyin internette geçireceği zamana alternatifler üretilmeli ve özellikle ailesi tarafından duygusal destek verilmelidir.

         Çocukların ve gençlerin internet bağımlısı olmalarındaki bir etken de sosyal desteğin yetersizliğidir. Sosyal destek kişi üzerinde birçok olumlu etkiye sahiptir. Çocukların uzun süre sosyal hayattan izole olması onlarda psikolojik, zihinsel ve sosyal sorunları ortaya çıkarmaktadır. Sosyal destek ihtiyacının giderilmesi bireye psikolojik olarak iyi hissettirir. Birey, aldığı destekle kendini güvende hisseder ve konuşmak istediğinde güven duyacağı birilerinin varlığını hisseder. Sosyal desteğin eksikliği ise bireyin zararlı eylemlere yönelme riskini artırır. Kişi bu boşluğu başka şeylerle doldurmak ister.

 Kişinin internet bağımlılığını önleme noktasında en önemli etkenlerden biri de iletişimdir. Çünkü çocuk veya genç sağlıklı iletişim kurabileceği ortamlar bulamadığında bu ihtiyacını internet üzerinden karşılamaya çalışmaktadır. İletişim konusunda, aile içi ilişkiler ve anne-baba tutumu bireyin yaşamında çok önemli bir rol oynar. Çünkü aile, en yakın ve en uzun süreli sosyal iletişim ortamıdır. İlk elden sağlanan doğru iletişim, kişinin problem yaşamasını ve oluşması muhtemel çatışmaları da önlemiş olur. Fakat tam tersi olduğunda, kişi kendi iç dünyasına kapanabilir ve sanal internet dünyasında farklı iletişim yollarına başvurabilir. Ergenlik dönemi, aile içi zıtlaşmaların ve anne-baba ile çatışmaların yoğun olduğu bir dönemdir. Dolayısıyla özellikle ergenlik dönemindeki doğru tutum ve davranışlar, genci yönelebileceği internet bağımlılığından koruyacaktır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı