Blog

KOGNİTİF DAVRANIŞÇI TERAPİ NEDİR?

Kognitif davranışçı terapi; psikolojinin davranışçı ve bilişsel kuram ilkelerine dayalı bir psikoterapi yöntemidir. Yaşanan psikolojik sorunları bu ilkelerle birlikte ele alırken; duygu, düşünce ve davranış arasındaki ilişkiyi incelemektedir.

Bilişsel yaklaşım göz önüne alındığında; yaşanılan olayların anlamı, bireylerin değerlendirme ve yorumlama biçimlerine göre değişebilir. Bireyler bu yorumlamalarda var olan düşünce hataların ve geçmişten gelen olumsuz inançların etkisiyle sıkıntı yaşamaktadır. Bilişsel süreçler (hatalı düşünceler) ele alındığında amaç, danışanların eksik ya da hatalı yorumlamalarına yeni bir bakış açısı kazandırmaktır. Buluşmak için sözleştiğimiz arkadaşımızın buluşma yerine geç kalmasını ele alalım:  bazılarımız başına bir şey mi geldi, trafikte mi kaldı gibi düşüncelerle birlikte endişelenip merak ederken; bazılarımız, “ beni önemsemedi, saatinde gelmedi” gibi düşüncelerle öfkelenebilir. Burada söz konusu olan farklılık, bireylerin geçmiş tecrübelerle oluşmuş hatalı inanç ve düşünceleriyle ilgilidir.

Davranışçı yaklaşıma göre ise, olaylar karşısında nasıl davrandığımız duygu ve düşüncelerimiz üzerinde etkilidir. Düşüncenin davranışı etkilediği gibi, davranış da düşüncelerden etkilenir; bu yüzden nasıl davrandığımızı fark etmek ve yeni davranış yöntemlerini denemek yaşanılan sıkıntının azalması açısından önemlidir. Bilişsel davranışçı terapideki davranış müdahaleleriyle sıkıntı veren durumlarla baş etme becerisi gelişmektedir.

Kognitif davranışçı terapi; şu anda yaşanan sorunlarla direk olarak ilgilenmeyi içeren bir terapi yöntemidir.  Tüm bu süreç danışan ve danışman tarafından birlikte yürütülür ve terapötik ilişkinin önemi oldukça fazladır.  Danışan da danışman kadar aktiftir ve yaklaşık olarak 8-10 seans aralığında tamamlanmaktadır. Ancak her zaman seans süresini kestirmek mümkün olmamaktadır. Terapist burada danışanın hızına göre gitmelidir.

Kognitif-davranışçı terapilerin uygulama alanlarını belirli ruhsal bozukluklarla sınırlandırmak yanlış olur. Ruhsal bozuklukların oluşumunda bilişsel süreçlerin rolü anlaşıldıkça, uygulama alanları da giderek artmaktadır. Günümüzde kullanıldıkları klinik durumlar şunlardır.

– Özgül fobiler

– Agorafobi

– Sosyal fobi

– Obsesif-kompülsif bozukluk

– Ritüellerin eşlik etmediği obsesif ruminasyonlar

– Panik bozukluk

– Travma sonrası stres bozukluğu

– Yaygın anksiyete bozukluğu

– Hipokondriyazis

– Beden disformik bozukluğu

– Somatizasyon bozukluğu

– Ağrı bozuklukları

– Cinsel işlev bozuklukları

– Parafililer

– Cinsel kimlik bozuklukları

– Depresyon

– DEHB

– Evlilik içi çatışmalar

– Cinsel yönden kötüye kullanılmış bireyler

– Yeme bozuklukları

– Insomnia ve parasomnialar

– Uyum bozuklukları

– Öfke kontrolü

– Kişilik bozuklukları

– Dürtü kontrol bozuklukları (patolojik kumar oynama, trikotillomani ve kleptomani gibi)

– Alkol-sigara ve diğer maddelerin kullanımı ile ilgili bozukluklar

– Tik bozuklukları

– İlaçlara dirençli şizofrenik belirtiler

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı