Blog

DİSLEKSİ Mİ DİKKAT EKSİKLİĞİ Mİ?

Disleksi mi dikkat eksikliği mi? Bu iki kavram çoğu kez karıştırılmaktadır. Bu nedenle bu kavramları ayrıntılı olarak bilmekte fayda var. Disleksi literatürde “öğrenme bozukluğu”  ile eş anlamlı olarak kullanılmakla birlikte konuşma, dinleme, anlama yetilerindeki sorunları kapsamaktadır. Bazı kaynaklarda “Özgül öğrenme güçlüğü” veya “Özel öğrenme bozukluğu” olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğrenme bozukluğu daha genel bir terim olup okuma, yazma ve matematik becerilerinde meydana gelen güçlükler ile tanımlanmaktadır.

Disleksi, bireyin öğrenme stillerindeki farklılıktan kaynaklanan bir durum olup zeka geriliği ile karıştırılmamalıdır. Aslına bakılırsa bir nevi beceri eksikliği olup, yaşam boyu desteklendiği takdirde büyük oranda gelişme göstermektedir. Bu tanıyı alan bireylerin nasıl öğrendiklerini yani öğrenme stillerini saptayıp bu doğrultuda zayıf alanlar desteklenerek beceri kazandırılabilmektedir. Tedavi sırasında, çocuğun öğrenme stilleri hakkında bilgi sahibi olmak için öncelikle hangi alanlarda güçlük çektiğine bakılmalıdır. Yaşına göre geride kalan alanlar fark edilip, bireye “ öğrenmeyi öğretme becerisi” kazandırmalıdır.  

Disleksi Hastalık Mıdır?

Kimi yerlerde hastalık olarak anılmaktadır. Fakat bu tanıyı alan bireyler için uygun bir kavram olmadığı düşünülmektedir. Disleksi, ilaçla tedavi edilmez. Disleksi tedavisinde bireysel program hazırlanarak akademik eksikliklerini tamamlayana kadar eğitsel destek süreci devam eder.

 Disleksi, genellikle çocukluk döneminde, okumaya başlama aşamasında fark edilmektedir. Bu bozukluğun uzmanlara en çok zorluk çıkaran yönlerinden biri de bu özelliği taşıyan çocukların hiçbirinin birbiriyle tam bir benzerlik içinde olmamasıdır. Bu bozukluğu taşıyanların en belirgin özelliği aynı yaş ve zekâ düzeyindeki diğer çocuklara kıyasla okuma düzeylerinin daha düşük olması olarak karşımıza çıkmaktadır.

Disleksi Zeka Geriliği Midir?

Disleksi, eğitimciler ve aileler tarafından yeterince bilinmediğinden tanı alan çocuklar gerek okul içinde gerekse aile ve çevre içinde pek çok zorluklarla karşılaşmaktadır. Özellikle   “zihinsel özür”  veya “zeka geriliği” olduğu düşünülmektedir. Oysa dislektik bireylerin zeka düzeyleri normal veya normal üstü olabilmektedir. Fakat potansiyellerinin altında başarı gösterdiklerinden dolayı bu bireylerde akademik alanda başarısızlık görülmektedir Aynı zamanda bu bireylerde okuma yazmayı öğrenmede yaşıtlarına göre gecikmeler, okurken yanlış ve yavaş okuma, harf, hece ve satır atlama, kelimelerin karıştırılması, tersten algılanması gibi okuduğunu anlamada güçlükler görülmektedir.

Özetlemek gerekirse okumayı öğrenme hızı, okuduğunu anlama becerisi yaşıtlarına ve zekasına kıyasla; beklenenin altında olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoğu zaman okul öncesi dönemde belirtiler vermesine rağmen en çok ilkokul döneminde belirgin hale gelmektedir. Bu dönemde çocuklar derslerde zorlandıkları için hem aileleri hem de eğitimcileri tarafından tam olarak anlaşılamadıklarından örselenerek pek çok cezaya maruz kalmaktadırlar. Bunun etkileri ise yetişkin yaşantısına yansımaktadır. Fakat yetişkinlik döneminde çoğu zaman kolay teşhis edilmez. Çünkü okuma zorluğu, özellikle çocuklarda disleksinin ayırt edici özelliği olmasına rağmen, disleksi olan yetişkinlerin çoğu okuma güçlükleri üzerinde stratejiler geliştirip okuma becerilerini geliştirmişlerdir.

Dislektik bireylerin kişilik özelliklerine baktığımızda çocukluk döneminde akademik başarı konusunda fazlasıyla örselendiklerinden dolayı özellikle güçlük yaşadığı konularda içine kapanabilir veya agresif özellikler gösterebilmektedirler.

Peki Ya Dikkat Eksikliği Nedir?

Disleksi konusunda genel bilgileri verdikten sonra dikkat eksikliğinin tanımına da değinmekte yarar vardır.  Dikkat eksikliği  “ Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu” başlığı altında yer almaktadır. Bazı bireylerde her iki sorun grubu bir arada, bazılarında ise sadece dikkat sorunu, bazılarında sadece aşırı hareketlilik bulunmaktadır.

Dikkat eksikliği, aslında dikkatin bozukluğundan ziyade dikkatin bir noktaya toplanabilmesinde güçlük olarak tanımlanabilir. Dış uyaranlarla dikkatin çok kolay dağılabilmesi, unutkanlık, eşyalarını veya oyuncaklarını sık sık kaybetme ve düzensizlik gibi belirtiler dikkat sorunları bulunduğuna dair ipucu vermektedir. Bu tanıyı alan bireylerde çoğu zaman ayrıntılara odaklanamama, okulda, işte ya da diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapma, yönergeleri izleyememe, verilen görevleri tamamlayamama,  gibi belirtileri gözlemlemek mümkündür. Aynı zamanda bu tanıyı alan bireyler doğrudan kendisine konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görünür. Bu sebeple çoğu kişi tarafından tepki veya dışlanmayla karşılaşmaktadırlar.

Çoğu aile ve eğitmenler bu tanıyı alan çocukların akademik başarılarında düşük olduğunun, okuldan nefret ettiklerinin farkındadır fakat nasıl yaklaşmaları gerektiği konusunda hatalı davranımlar göstermektedirler. Dikkatlerini toparlayamadıkları veya derste zorlandıkları için dersi sabote eden, yaramazlık yapan, sürekli hayal kuran çocuklar olarak etiketlenebilmektedir. Bunun sonucunda katı cezalara veya sınıf içinde azarlanmalarla baş başa kalabilirler. Evde ise diğer arkadaşlarından geride kaldıkları için çoğu ebeveyn tarafından kıyaslamalar veya aşağılanmalara maruz kalabilmektedirler. Bunun sonucunda bu bireylerde özgüven yetersizliği, kendini suçlama, kızgınlık, aptalmış gibi hissetme, hiçbir şeyi başaramadığını düşünme, gerginlik veya boş vermişlik gözlemlenebilmektedir.

Disleksi ve dikkat eksikliğini hakkında genel bilgilerden yola çıkarak bu iki kavramın neden sıklıkla karıştırıldığının ayrımını yapabilmek adına ortak ve farklı oldukları kısımlar hakkında bilgi sahibi olmakta fayda vardır. Disleksi ve dikkat eksikliğinin ortak belirtileri öğrenmede yaşanan güçlükler, ders başarısı düşüklüğü, kısa süreli bellek sorunları bu iki kavramın karıştırılmasında ilk sırada rol oynamaktadır.

Disleksi tanısı alan çocukların okuması genellikle tutuktur; kelimeler hatalı olabilir, büyük ve küçük kelimeler yanlış okunabilir. DEHB tanısı alan çocuk da tutuk okuyor olabilir ancak onun yaptığı hatalar kelimeleri yanlış okumaktan ziyade noktalama işaretlerini atlamak, cümle sonlarını bırakmak, kaldığı yeri kaybetmek gibi daha dikkate dayalı hatalar vardır. Akıcı okuyamama durumu hem dislektik çocukların, hem de DEHB olan çocukların okuduğunu anlamasını güçleştirir; böylece okumaktan alınan hazzı düşürür ve çocuklar okumaya karşı duvar örmektedirler. Bu duvarı aşmada çevre desteği ile birlikte özel olarak destek almak önemli yer tutmaktadır.

Bir bireyde hem disleksi, hemde dehb tanısı olabileceği gibi her zaman birlikte görüleceği kanısı da doğru değildir. Uzmanlar, aldıkları eğitimler doğrultusunda bireyde hangi problemin var olduğunu testler ile teşhis eder ve gözlemler. Daha sonra ise bireye özel tedavi hazırlanmaktadır. Disleksi tanısı alan bireyler için ilaç tedavisi gerekmezken DEHB tanısı alan bireylerde ilaç ile desteklemek gerekmektedir.

Ecrin Gül BAŞAR

Psikolog

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı