Blog

HAYAT AĞACININ Köklerinden CORONA’ ya Bakmak

Yeryüzü insanları ve elbette tüm canlıları olarak , çok zor bir dönemden geçiyoruz, belki de yeryüzü tarihinde ilk kez el ele vereceğimiz bir dönem olacak ve bu şekilde hatırlanacak yıllar sonra..

El ele verebileceğimiz fikri umut verici; bu süreç ile ruhsal anlamda sağlıklı bir şeklide baş edebilmek için psikolojik olarak sağlam kalmayı başarabilmemiz gerekiyor. Günlerdir hepimiz şu veya bu şekilde sosyal medyada, internette bir şeyler okuyor ve izliyoruz. Biz insanoğlunu tehlike durumunda ayakta tutan tetikte olma refleksidir. Bütün bunların yaşandığı bir süreçte elbette ki hepimiz tetikteyiz, ancak durumu olduğundan daha da tehlikeli algılamak ve yansıtmak hem kendimiz hem de çevremizdekiler açısından daha çok risk oluşturmakta.

İkinci Dünya Savaşı’ nda Auschwitz toplama kamplarından sağ kurtulanlar, ümitlerini kaybetmeyen ve sonunda kurtulacaklarına inananlardı. Ölenler oldu, çokça oldu hem de.. Sağ kalanlar da hediyeler verdiler yeryüzüne. Victor Frankl bunlardan biriydi, bu süreçte yeni bir bakış açısı ortaya çıktı; voroluşçu felsefe ve varoluşçu terapi…En zor koşullar altında bile yaşananlara anlam verebilmeyi başarmak bizi ayakta tutar.

Peki bunu nasıl başaracağız ? Psikolojik olarak sağlam kalmaya çalışarak..

Psikolojik sağlamlık kavramı; Latince “resiliens” kökünden türemiştir ve bir maddenin elastik olması ve aslına kolayca dönebilmesini ifade etmektedir. Psikolojik sağlamlık “sıkıştırılıp ya da esnetildikten sonra orijinal formuna veya pozisyonuna dönebilme becerisi” olarak tanımlanmıştır literatürde.

Psikolojik olarak sağlam kalmayı başaran kişi, sıra dışı koşullara uyum sağlama gibi olumlu gelişme özelliklerine sahip ve geleceğe yönelik olan kişidir.

Olumsuz ve zorlu yaşam koşullarında yetişmiş ünlü ya da başarılı kişilerin yaşam öyküleri ve otobiyografileri, yüksek risk altında yetişen çocuklarla yapılan sistematik psikolojik sağlamlık çalışmalarıyla paralellik ve uyum göstermektedir.

Yine benzer şekilde,  travmanın olası etkilerinden kurtulma ve iyileşme konusunda önemli rol oynayan ortak bireysel özellikleri ve farklılıklar olduğu açıktır. Kimse incinmez değildir ve stres kaynakları örseleyici ve yaşamı tehdit edici boyutlara ulaştığında psikolojik sağlamlık, travma sonrası iyileşmede oldukça önemlidir.

 Herhangi bir örseleyici yaşam olayına maruz kalmayan ama yaşamın çeşitli alanlarında başarılı olan bireyler sağlam değil yalnızca başarılı veya yeterli  bireyler olarak nitelendirilmektedirler.

Psikolojik sağlamlık için, risk ya da zorluk yaşamış olmak, olumlu uyum gösterme baş etme becerilerine sahip olmak ve elbette ki koruyucu faktörlerin (çocuklar için sağlıklı düşünebilen ebeveynlerin varlığı gibi ) işlevselliği söz konusudur.

Çocuklarımızı nasıl koruyacağız?

Bireysel kişilik özelliklerinin yanında araştırmacılar, yaşamı tehdit edici koşullar altında çocukların uyumlarında etkili olan ailesel ve çevresel faktörleri de belirlemişlerdir. Çocuğun ya da ergenin ailede en az bir ebeveyn ya da aile bireyi ile olumlu yakın ilişki içinde bulunması, ebeveynlerin çocuklarına yönelik gerçekçi ve yüksek beklentilerinin olması ile çocukların düzenli ve etkili bir biçimde izlenmesi gibi faktörlerin risk altındaki çocukların ruhsal sağlıkları açısından önemlidir.

Ayrıca, çocuğun içinde bulunduğu çevre ve toplum içinde de psikolojik sağlamlığı etkileyen başka faktörler bulunabildiği ileri sürülmüştür. Ev dışında ilgili ve destek olan, sosyal destek sağlayan bir yetişkinin varlığının yüksek risk altındaki çocuklar ve ergenler için koruyucu bir faktör olduğu belirtilmiştir.

Bu süreçte çocuklarımızın daha da çok zorlandıklarını akıldan çıkarmayalım. Onlar biz yetişkinlere daha doğrusu bizim tepkilerimize bakarak olanları anlamlandırmaya çalışıyorlar.

Bizleri koruyan; olumlu mizaç, iç kontrolü sağlayabilmek, yüksek benlik saygısı, yaşam hedeflerinin olması, etkili problem çözme becerileri, iyimserlik ve umut olacaktır.

Her zaman kötü şeyler olur ve olacak da… Biz bunları reddetsek de karşılaşırız bugün olduğu gibi.

Avatar filmindeki ‘Hayat Ağacı’ gibi bağlıyız birbirimize aslında.

Korkmayalım, en zor zamanlar hayal gücümüz ve yaratıcılığımızla baş etmeyi başarabildiğimiz zamanlardır. Bir de mizah var tabi ki…

Sevgiyle, sağlıkla kalın.

Etiketler

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı